Yakın geçmişi düşünün.
Hatta çocukluğunuzdan bugüne ülkemizi düşünün.

Yaşadığımız sorunları hatırlayın.

Çözülmüş tek bir sorunumuz var mı?

Hukukta, ekonomide, eğitimde, emeklilikte, çalışanların haklarında, sanayide, esnaflıkta, tarımda, depremlerde, büyük şehirlerde, küçük şehirlerde ve sayabileceğiniz ne varsa düşünün.

Çözülmüş bir tek sorunumuz var mı?
Çok övündükleri sağlık sistemi bile halkımıza çile çektirmeye devam ediyor.

Yolların, köprülerin ve lüks binaların yapımından başka ne değişti ülkemizde?

Son model telefonlar, lüks arabalar, parıltılı giysiler midir gelişmek ya da medeniyet?

Ülkenin sorunlarını çözeceğini, halkı refah ve huzur içerisinde yaşatacağını söyleyerek iktidara gelen zihniyet, devletin tüm kurumlarını yok etti.

Yoksullar daha yoksul, yandaşları sefahat içerisinde yaşadıkları düzeni kurdular.

Demokrasiyi beklerken, karanlık bir tek adam düzeni kurarak, devletin tüm varlıklarını da yok ettiler.

Şimdi son aşamaya gelerek sözde kalan Cumhuriyeti de yok edebilmenin hazırlıklarını ve çalışmasını yapıyorlar.

Peki, oturup seyredecek miyiz yok yoksa bu gidişe ‘dur’ demek ve ülkemize sahip çıkmak için yola mı çıkacağız?

Mevcut düzene ‘çeki düzen’ vermekle çözemeyiz sorunlarımızı.

Her şeyi yeni baştan ve olması gibi kurarak çıkabiliriz aydınlığa.

35 yıldan fazla bir süredir yapmış olduğumuz çalışmaların sonucunda oluşturduğumuz yeni sistemle ‘Kurumsal Devlet Yapısı’nı oluşturacak, tüm sorunlarımıza köklü çareleri hayata geçirecek düzeni kuracağız.

Siyasi kralların değil, halkın gücü yönetecek ülkeyi.

Demokrasinin tüm kurallarıyla, evrensel hukukla kuracağız devlet yapımızı.

Türkiye’nin aydınlık geleceği için birlikteliğimizin gücü olmalı.